3 Eylül 2014, C201/13, Deckmyn Kararı
Bay Deckmyn, Vlaams Belang Siyasi Partisi’nin üyesi iken kuruluş maddelerine göre Vrijheidsfonds’un hedefi kar amacı gütmeksizin bu siyasi partiyi mali ve maddi olarak desteklemektir. Yeni yıl münasebetiyle 9 Ocak 2011 tarihinde Gent’te (Belçika) verilen resepsiyonda Deckmyn, editör olarak kendi adının yer aldığı 2011 takvimlerini dağıtmıştır. Takvimlerin kapak sayfasında dava konusu olan çizim bulunmaktaydı. Dava konusu olan çizim, 1961 yılında Vandersteen tarafından tamamlanan ‘De Wilde Weldoener’ (kabaca ‘İyilik Delisi’ olarak çevrilebilecek) başlıklı Suske en Wiske adlı çizgi romanın kapağında bulunan çizime benzemekteydi. Çizimde, çizgi romanın ana karakterlerinden beyaz tunik giyen bir adamın para atması ve insanların atılan paraları toplaması tasvir edilmektedir. Davaya konu olan çizimde ise bu çizgi karakter yerine Gent Belediye Başkanı, para toplayan insanlar yerine de başörtülü ve siyahi kişiler kullanılmıştır. Dava konusu çizimin ve umuma iletiminin kişisel telif haklarının ihlalini teşkil ettiği göz önünde bulundurularak, Vandersteen ve Diğerleri, Rechtbank van eerste aanleg te Brussel’e (Asliye Hukuk Mahkemesi, Brüksel) başvurarak Deckmyn ve Vrijheidsfonds aleyhinde dava açmıştır. Mahkeme, davalıların çizimi kullanmayı durdurmalarını, aksi takdirde düzenli cezaya çarptırılacakları hükmünü vermiştir. Asliye hukuk kararına karşı açılan temyiz oturumunda Deckmyn ve Vrijheidsfonds, dava konusu çizimin Telif Hakkı ve İlgili Haklara ilişkin 30 Haziran 1994 tarihli Kanunun 22(1) Maddesinin (6). Noktası altında kabul edilen parodi kapsamındaki siyasi bir karikatür olduğunu ileri sürmüştür. Vandersteen ve Diğerleri; parodinin belirli kriterleri taşıması gerektiğini ve söz konusu davada bunların karşılanmadığını belirterek itiraz etmişlerdir. Yani, eleştirel amacı yerine getirmek için parodinin kendisi özgünlük göstermeli; mizahi özellikler içermeli; özgün eseri alaya almalı ve özgün çalışmadan şekilsel açıdan çok fazla unsur taşımamalıdır. Bu şartlarda, özgün çalışmada etrafa saçılan parayı toplayan kişilerin dava konusu çizimde başörtülü ve siyahi kişiler ile değiştirilmesi sebebiyle çizimin ayrımcı mesaj da ilettiğini ileri sürmüşlerdir.
Hof van beroep te Brussel (Brüksel Yargıtayı), “parodi” kavramının AB hukukunun özerk bir kavram olup olmadığını sormuş; ikinci ve üçüncü soruyla ise 2001/29 Sayılı Direktif kapsamında Madde 5(3)(k) altında yer alan parodiye ilişkin istisnanın nasıl yorumlanması gerektiğini Mahkeme’ye yöneltilmiştir. Mahkeme, parodi kavramı için özellikle yerine getirilmesi gereken belirli şartlar olup olmadığını sormaktadır.
Mahkeme; Bilgi Toplumunda Telif Hakları ve Bağlantılı Hakların Belirli Yönlerinin Uyumlaştırılması hakkında 22 Mayıs 2001 tarihli ve 2001/29/AT sayılı Avrupa Parlamentosu Ve Konsey Direktifi kapsamındaki 5(3)(k) Maddesi uyarınca hükümde yer alan ‘parodi’ kavramının AB hukukunun özerk bir kavramı olarak yorumlanacağı kanaatine varmıştır. Ayrıca, mahkemeye göre 2001/29 Sayılı Direktif’in 5(3)(k) Maddesi kapsamında parodi esas özellikleri bakımından mevcut çalışmayı hatırlatırken gözle görülür şekilde ondan farklı olması ve ikinci olarak mizah veya alay ifadesi oluşturması şeklinde yorumlanmalıdır. Bu hüküm kapsamında ‘parodi’ kavramı; parodinin parodisi yapılan eser ile arasında gözle görülebilir farklılıklar sergilemesinden ziyade kendi orijinal özelliklerini yansıtması; orijinal eserin sahibinden ziyade makul bir şekilde bir kişiye atıfta bulunması; orijinal eser ile ilişkilendirilmesi veya parodisi yapılan eserin kaynağından bahsedilmesi koşullarına tabi değildir. Ancak, 2001/29 Sayılı Direktif’in 5(3)(k) Maddesi kapsamındaki parodi istisnası başvurusu, belirli bir davada, bir taraftan Direktifin 2. ve 3. maddesinde belirtilen kişilerin menfaatlerini ve hakları ile diğer taraftan 5(3)(k) Maddesi kapsamında parodi istisnasına dayanan korumalı çalışmanın sahibinin ifade özgürlüğü arasındaki adil dengeyi sağlamalıdır. Esas duruşmalarda davanın tüm koşulları ışığında, 2001/29 Sayılı Direktif’in 5(3)(k) Maddesi kapsamındaki dava konusu çizimin parodi gereklerini yerine getirdiğini varsayan parodi istisnası başvurusunun adil dengeyi sağlayıp sağlamadığına karar vermek ulusal mahkemeye kalmıştır.
- 1 Aralık 2011 Tarihli, C-145/10, Eva-Maria Painer Mahkemesi Kararı
Bayan Painer, özellikle bakımevlerindeki ve günlük evlerde kalan çocukları fotoğraflayarak uzun yıllar serbest fotoğrafçı olarak çalışmıştır. Çalışma sırasında, Natascha K.’nin fotoğraflarını çekmiş, fotoğrafların arka planlarını tasarlamış, duruş ve yüz ifadesine karar vermiş, fotoğrafları çıkartarak geliştirmiştir (‘davalı fotoğraflar’). Painer, 17 yılı aşkın süredir çektiği fotoğrafları kendi ismi ile etiketlemiştir. Painer, çekmiş olduğu fotoğrafları üzerinde hakkı olan üçüncü tarafların rızasını almadan ve yayınlanması konusundan bu kişilere başvurmadan satmıştır. Fotoğraflar için ödediği tek ücret fotoğraf baskısı almak için ödediği ücrettir. O zaman 10 yaşında olan Natascha K. 1998 yılında kaçırıldıktan sonra ilgili güvenlik makamları içinde davalı fotoğrafların da kullanıldığı bir arama başlatmışlardır. Esas takibatlardaki davalılar gazete ve dergi yayımcılarıdır. 2006 yılında Natascha K. onu alıkoyan kişinin elinden kurtulmayı başarmıştır. Natascha K.’nin kaçışından sonra ve kamu önüne ilk çıkışından önce esas takibatın davalıları davalı fotoğrafları, fotoğrafçının adından bahsedilmeksizin veya Painer dışında bir fotoğrafçı adı belirtmeksizin gazetelerde, dergilerde ve web sitelerinde yayımlamıştır. Çeşitli medya ve web sitelerindeki yayın davalı fotoğraf seçimine ve içeriğe göre değişmektedir. Esas takibatta davalılar, dava konusu fotoğrafları Painer’in adı veya Painer dışındaki başka bir fotoğrafçının adı belirtilmeksizin bir haber ajansından aldıklarını belirtmişlerdir. Bunlardan bazıları, Natascha K.’nin o zaman henüz kamuoyu önüne çıkmadığı ve güncel fotoğrafı olmadığı için Natascha K.’nin şu anki halini temsilen (‘davalı robot resim’) dava konusu olan fotoğrafların bilgisayarda düzenlenmesi ile oluşturulan portreyi yayımlamıştır. Painer, 10 Nisan 2017’de Handelsgericht Wien’e başvurarak esas takibatta olduğu üzere davalıların kendi rızası ve eser sahibi olarak kendi ismi olmaksızın davalı fotoğrafların ve davalı robot resim çoğaltmalarının ve/ya dağıtımının durdurulmasını talep etmiştir. Painer, ayrıca davalıların kaybı için uygun tazminat ödenmesi için başvuru yapmıştır. Painer aynı zamanda 26 Ağustos 2009 tarihli mahkeme kararı ile hali hazırda Yüksek Mahkeme Oberster Gerichtshof (Yargıtay) tarafından verilen ihtiyati tedbir kararı için başvuruda bulunmuştur. Başvurulan davada da açıkça görüldüğü üzere, Oberster Gerichtshof ilgili ulusal kanunları uygulayarak esas takibattaki davalıların dava konusu robot resmi yayımlamak için Painer’in rızasını almalarına gerek olmadığı hükmünü vermiştir. Mahkeme’ye göre dava edilen robot resim için şablon olarak kullanılan dava konusu fotoğraf, kuşkusuz, telif hakkı ile korunan fotografik bir çalışmadır. Ancak, dava edilen robot resmin yapımı ve yayımı, fotoğraf çalışmasının sahibi olarak Painer’den izin alınması gereken bir uyarlama olmamakla birlikte serbest kullanım özelliğine sahiptir. Aslında, ilgili mahkeme uyarlama veya serbest kullanım olup olmadığı sorusunun şablondaki yaratıcı çabaya bağlı olduğunu dikkate almıştır. Şablon üzerinde daha fazla çaba harcandıkça aslına daha az benzeyen eser serbest kullanılabilir. Dava edilen fotoğraflarda olduğu gibi portre fotoğrafları durumunda, yaratıcı sadece sınırlı ölçüde bireysel şekillendirici özgürlüğe sahiptir. Bu nedenle, bu fotoğrafın telif hakkı koruma kapsamı göreceli olarak daha dardır. Ayrıca, şablona dayanılarak yapılan dava konusu robot resim telif hakkı ile korunan yeni ve özerk bir çalışmadır.
Başvuran mahkeme (Handelsgericht Wien), esas itibariyle, 44/2001 Sayılı Yönetmeliğin 6(1). Maddesinin, büyük oranda benzer telif hakkı ihlali ile birden fazla davalıya yönelik davaların ilgili Üye Ülkeye göre değişiklik gösteren ulusal hukuk zeminine taşınması durumunda uygulamayı imkânsız hale getirme olarak yorumlanıp yorumlanamayacağını sormaktadır. Bir portre fotoğrafı üzerinden çalışılan dava konusu olan robot resmin yayımlanması için davalıların Painer’in rızasını almalarına gerek olmadığı yönündeki yargının doğruluğunu belirlemek için ilgili mahkeme tarafından bir diğer soru sorulmuştur. Bu tür fotoğraflarda küçük ölçüde biçimsel özgürlük tanındığı için fotoğrafa yönelik koruma kısıtlıdır hatta mevcut değildir. Ulusal mahkeme, ayrıca, 2001/29 Sayılı Direktif’in 5(5). Maddesi ışığındaki 5(3)(e) Maddesinin; esas takibattaki bu tür bir davada olduğu gibi yayımın arama amacıyla güvenlik makamlarınca kullanılmasında özel ve güncel bir itiraz gerektirdiği şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağını ve iznin gerekli olmaması durumunda; medyanın kendi iradesiyle, arama talebi olmaksızın kamu güvenliği menfaatleri doğrultusunda fotoğrafın yayımlanmasına karar verirken bu hükme dayanıp dayanamayacağını sormaktadır. Başvurulan mahkeme, 2001/29 Sayılı Direktif’in 5(5). Maddesi ışığındaki 5(3)(d) Maddesinin; bir çalışmadan veya korunan bir konudan alıntı yapan basın bildirisinin, telif hakkıyla korunan edebi çalışma olmadığı durumda uygulamaya engel teşkil etmeyeceği şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağını sormaktadır. Ayrıca, başvurulan mahkeme, 2001/29 Sayılı Direktif’in 5(5). Maddesi ışığındaki 5(3)(d) Maddesinin; çalışma sahibinin veya yapan kişinin ya da atıfta bulunulan korunan konunun isminin belirtilmediği durumda başvuruyu engellemediği şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağını sormaktadır.
Mahkeme, Sivil Ve Ticari Konularda Yargı Yetkisi Ve Kararların Tanınması Ve Uygulanmasına İlişkin 22 Aralık 2000 Tarihli ve 44/2001 Sayılı Konsey Yönetmeliğinin 6(1) Maddesinin özellikle aynı telif hakkı ihlali için birden fazla davalıya açılan davaların ilgili Üye Ülkelere göre değişiklik gösteren ulusal yasal zemine taşınması durumunda uygulamayı engellemediği şeklinde yorumlanması hükmüne varmıştır. Davanın tüm unsurları ışığında bu davalar ayrı ayrı düşünüldüğünde bağdaşmayan kararların alınması riski olup olmadığı başvurulan mahkemenin değerlendirmesine bırakılmıştır. Ayrıca, Telif Hakları ve Bağlantılı Hakların Belirli Yönlerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin 29 Ekim 1993 Tarihli ve 93/98/AET Sayılı Konsey Direktifi’nin 6. Maddesi; bu koşullar çerçevesinde, dava durumunda ulusal mahkemenin karar vereceği, bu tür bir portre fotoğrafı, eser sahibinin kişiliğini yansıtan ve fotoğrafın üretiminde kendi özgür ve yaratıcı tercihlerini gösteren fikri üretim ise telif ile korunabileceği şeklinde yorumlanmalıdır. Söz konusu portre fotoğrafı eser olarak değerlendirildiğinden fotoğrafın koruması, diğer fotografik eserler dahil herhangi bir eserin sahip olduğu korumadan düşük değildir. Mahkeme; Bilgi Toplumunda Telif Hakları ve Bağlantılı Hakların Belirli Yönlerinin Uyumlaştırılması Hakkında 22 Mayıs 2001 Tarihli ve 2001/29/AT Sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifinin 5. Maddesi ışığında dikkate alınan 5(3)(e) Maddesinin gazete yayımcıları dahil medyanın, kamu güvenliği amacı güderek telif ile korunan bir çalışmayı kendi isteğiyle kullanamayacağı şeklinde yorumlanmasına karar vermiştir. Ancak, gazete yayımcısının bazı belirgin durumlarda hakkında arama başlatılan bir kişinin fotoğrafını yayımlayarak bu amaca katkı sağlayabileceği düşünülebilir. Bu tür bir girişimin ilk olarak kamu güvenliğini sağlayacak yetkili ulusal makamlarca alınan karar ve eylem kapsamında olması, ikinci olarak ise gerekli tahkikat amacıyla kullanılan fotoğraf yayımının güvenlik makamları açısından belirli, güncel ve açık itiraz oluşturmaksızın bu makamlarca alınan tedbirlere müdahale riskini önlemek amacıyla ilgililerle anlaşma ve koordinasyon içerisinde kullanılması gerekmektedir. Mahkeme, 2001/29 Sayılı Direktif’in 5. maddesinin 5. fıkrası ışığında 5(3)(d) Maddesinin; bir çalışma veya korunan bir konu hakkında alıntı yapan basın bildirisinin, telif hakkıyla korunan edebi çalışma olmadığı durumda uygulamaya engel teşkil etmediği şeklinde yorumlanmasına karar vermiştir. Ayrıca, Mahkemeye göre 2001/29 Sayılı Direktif’in 5(5). Maddesi ışığında 5(3)(d) Maddesinin uygulaması eser veya atıf yapılan diğer korunan çalışma sahibinin adını da içeren kaynağın belirtilmesi zorunluluğuna tabi olduğu şeklinde yorumlanmalıdır. Ancak, 2001/29 Sayılı Direktifin 5(3)(e) Maddesini uygulamada isim belirtilmemişse, sadece kaynak belirtilmişse zorunluluk yerine getirilmiş sayılmalıdır.
11 Eylül 2014 Tarihli, C-117/13, (Ulmer) Hükmü
Telif Hakkı Direktifi 1 uyarınca, eser sahipleri eserlerinin çoğaltılmasına izin verme ve yasaklama münhasır haklarına sahiptir. Ancak, direktif Üye Ülkelerin bu haklarla ilgili olarak belirli istisna veya sınırlamalar yapmasına izin vermektedir. Bu seçenek, özellikle araştırma ve özel çalışma amaçlı kullanılan halka açık olan ve koleksiyonlarını özelleştirilmiş uçbirimlerle kullanıcıların kullanımına sunan kütüphaneler için mevcuttur. Mevcut davada, Bundesgerichtshof (Almanya Federal Mahkemesi), Adalet Divanı’ndan Almanya’nın kullandığı bu seçeneğin kapsamının açıklığa kavuşturulmasını talep etmektedir.
Bundesgerichtshof’un, Darmstadt Teknik Üniversitesi (Technische Universität Darmstadt) ile Alman yayınevi Eugen Ulmer KG arasındaki uyuşmazlığa bakması gerekmektedir. Üniversite kütüphanesi, elektronik okuma arşivine koymadan önce Eugen Ulmer2 tarafından yayımlanan bir kitabı dijitalleştirmiştir. Kütüphane, yayınevinin satın alma ve Eugen Ulmer’in yayımladığı ders kitaplarını (aralarında dava konusu olan kitabın yer aldığı) elektronik kitap (‘e-kitap’) olarak kullanma teklifini reddetmiştir. Eugen Ulmer, üniversitenin söz konusu kitabı dijitalleştirmesini ve kütüphane kullanıcılarının elektronik okuma noktaları aracılığıyla kitabın çıktısını almasını veya USB belleklere kaydetmesini ve/veya kopyalarını kütüphane dışına taşımalarını önlemeye çalışmaktadır.
Bugün verilen kararda Mahkeme, ilk olarak hak sahibi uygun koşullarda kütüphaneye nihai lisans verme anlaşması imkânını sunsa bile; kütüphane özelleştirilmiş uçbirimler adına sağlanan istisnadan yararlanabilir şeklinde karar vermiştir; aksi takdirde kütüphane temel görevini yerine getiremez veya araştırma ve özel çalışmanın güçlendirilmesinde kamu yararına katkı sağlayamaz.
Ayrıca, Mahkemece Direktifin Üye Ülkelerin kütüphane koleksiyonlarındaki kitapların dijitalleştirilmesi hakkını engellemediği; araştırma ve özel çalışma açısından gerekli olduğu takdirde bu çalışmaların özelleştirilmiş uçbirimlerle bireylerin kullanımına sunulabileceği kararı alınmıştır. Kütüphanelerin söz konusu çalışmaları dijitalleştirmek için bağlı hakkı yok ise, koleksiyonlarında yer alan çalışmaları özelleştirilmiş uçbirimlerle iletme hakkı, fazlasıyla anlamsız veya gerçekten etkisiz olma riski taşımaktadır.
Ancak, Mahkeme halk tarafından erişilebilir kütüphanelerin iletişim hakkının, bireylere çalışmaların çıktılarını almaları veya özelleştirilmiş uçbirimlerden USB belleklere kaydetmeleri konusunda izin veremeyeceği hükmünü vermiştir. Çalışmanın basılması ve USB belleğe kaydedilmesi çoğaltma eylemidir ve bireylere sunulan dijital kopyanın yeni kopyasının yapılmasını amaçlamaktadır. Bu tür çoğaltma eylemleri, çalışmaların özelleştirilmiş uç birimler aracılığıyla kullanıcılara sunulması için gerekli değildir ve dolayısıyla özellikle bireyler tarafından gerçekleştirilmesi nedeniyle özelleştirilmiş uç birimler aracılığıyla iletişim hakkı kapsamına girmemektedir.
Mahkeme, Üye Ülkelerin, direktif tarafından konulan sınırlamalar ve şartlar dahilinde, hak sahiplerinin çoğaltma münhasır hakkına istisna veya sınırlama getirebileceğini ve böylelikle kütüphane kullanıcılarının çalışmaların çıktısını almalarına veya özelleştirilmiş uç birimlerden USB belleğe kaydetmelerine izin verebileceğini eklemektedir. Bunun için hak sahiplerine adil tazminatın ödenmesi özellikle gereklidir.
Kaynak:
- 16 Temmuz 2009 Tarihli, C-5/08, Infopaq Mahkeme Kararı
Infopaq, özellikle, Danca günlük gazeteler ve diğer süreli yayınlardan seçilen makalelerin özetinin hazırlanmasını içeren medya izleme ve analizi alanında faaliyet göstermektedir. Makaleler müşterilerle görüşülerek belirli konu kriterlerine bağlı olarak seçilmekte ve seçim ‘veri yakalama işlemi’ ile yapılmaktadır. Özetler, müşterilere e-posta ile gönderilmektedir. DDF, üyelerine telif hakkı konusunda destek de sağlayan Danimarkalı günlük gazete yayımcılarından oluşan mesleki bir birliktir. 2005 yılında, DDF Infopaq’ın ilgili hak sahiplerinden izin almaksızın ticari amaçla gazete makalelerini taradığını fark etmiştir. Söz konusu işlemi kullanarak makalelerin işlenmesi için bu tür bir iznin alınması gerekliliği göz önünde bulundurularak DDF Infopaq hakkında şikayette bulunmuştur. Veri yakalama işlemi beş aşamadan oluşmakta ve DDF’ye göre gazete makalelerini çoğaltmanın dört aşamasını içermektedir. İlk olarak, ilgili yayım Infopaq çalışanları tarafından elle elektronik kayıt veri tabanına kaydedilir. İkinci olarak, tüm sayfaların rahatlıkla taranması için sırtlar çıkarıldıktan sonra yayımlar taranır. Yayım tarayıcıya konulmadan önce taranacak kısım kayıt veri tabanından seçilir. Tarama, yayımın her sayfası için oluşturulacak bir TIFF (“İmlenmiş Resim Dosyası Biçimi") dosyasının oluşturulmasına izin verir. Tarama tamamlandığında, TIFF dosyası OCR (‘Optik Karakter Tanıma’) sunucusuna transfer edilir. Üçüncü olarak, OCR sunucusu TIFF dosyasını dijital olarak işlenebilen veriye çevirir. Bu işlem sırasında her bir harfin görüntüsü, bilgisayara hangi harf olduğunu söyleyen karakter koduna çevrilir. Örneğin, ‘TDC’ harflerinin görüntüsü, bilgisayarın ‘TDC’ olarak işlem yapacağı şekle çevrilir ve bilgisayar sistemi tarafından tanınan metin formatına konur. Bu veriler herhangi bir metin işleme programı tarafından anlaşılabilen metin dosyası olarak kaydedilir. OCR süreci TIFF dosyasının silinmesi ile tamamlanır. Dördüncü olarak, metin dosyası daha önceden tanımlanmış arama sözcüğünü bulmak için işlenir. Arama sözcüğüne bir eş bulunduğunda, makaleyi okumayı kolaylaştırmak için metnin içindeki uzaklığın 0 ile 100 arasında bir oran ile ifade eden değerle birlikte eşleşmenin bulunduğu yayım, bölüm ve sayfa numarası verilerek veri oluşturulur. Makaleyi okurken arama sözcüğünü daha kolay bulmak için arama sözcüğünden önce ve sonra gelen beş sözcük yakalanır (‘11 sözcüğün alınması’). İşlem sonunda metin dosyası silinir. Beşinci olarak, veri yakalama işlemi sonunda ilgili arama sözcüğünün bulunduğu ilgili tüm sayfalara ait kapak sayfası çıkarılır. Infopaq, hak sahiplerinin rızasının alınması gerektiği iddiasına itiraz ederek Østre Landsret’e (Doğu Bölge Mahkemesi) başvurmuş ve Infopaq’ın Danimarka’da yukarıda belirtilen işlemi DDF’nin veya üyelerinin rızası olmadan uygulamaya yetkili olduğunu iddia ederek DDF’ye dava açmıştır. Østre Landsret davayı reddettikten sonra Infopaq Højesteret’e temyize gitmiştir (başvurulan mahkeme).
Ulusal mahkeme, esas olarak, 2001/29 Sayılı Direktif kapsamında yer alan ‘kısmen çoğaltma’nın 11 sözcükten oluşan metin alıntısının saklanmasını ve kağıda çıktısının alınmasını kapsadığı şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağını sormaktadır. Ayrıca, başvurulan mahkeme; veri yakalama işlemi sırasında çoğaltma eyleminin, esas takibatlarda dava konusu olduğu gibi 2001/29 Sayılı Direktifin 5(1). Maddesinde belirtilen şartları taşıyıp taşımadığı ve dolayısıyla işlem gazete makalelerinin özetlerini çıkarmada kullanıldığı ve dijital bir dosya üretmek amacıyla bu makalelerin tamamının taranmasını, 11 sözcüğünün kaydedilmesini ve çıktısının alınmasını içerdiği için ilgili hak sahiplerinin rızası olmaksızın bu işlemin yapılıp yapılamayacağını sormaktadır.
Mahkeme kararına göre; 11 kelimeden oluşan korunan eserden yapılan alıntının saklanmasını ve bu alıntının basımını içeren veri yakalama işlemi, Bilgi Toplumunda Telif Hakları ve Bağlantılı Hakların Belirli Yönlerinin Uyumlaştırılması hakkında 22 Mayıs 2001 tarihli ve 2001/29/AT sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifinin 2. Maddesi kapsamındaki çoğaltma kısmında yer almaktadır; çoğaltılan unsurlar eser sahibinin düşünsel yaratıcılığının anlatımı ise karar yetkisi ulusal mahkemeye bırakılmıştır. Mahkeme; veri yakalama sürecinde 11 sözcüğün çıktısının alınmasının 2001/29 Sayılı Direktifin 5(1). Maddesi uyarınca geçici özelliğe sahip olma şartını yerine getirmediği ve dolayısıyla işlemin ilgili hak sahibinin rızası olmaksızın yerine getirilemeyeceğine hüküm kılmıştır.
- 17 Ocak 2012, C-302/10, Infopaq II Mahkeme Kararı
Infopaq, özellikle, Danca günlük gazeteler ve diğer süreli yayınlardan seçilen makalelerin özetini hazırlamayı içeren medya izleme ve analizi alanında faaliyet göstermektedir. Makaleler müşterilerle görüşülerek belirli konu kriterlerine bağlı olarak seçilmekte ve seçim ‘veri yakalama işlemi’ ile yapılmaktadır. Özetler, müşterilere e-posta ile gönderilmektedir. DDF, üyelerine telif hakkı konusunda destek de sağlayan Danimarkalı günlük gazete yayımcılarından oluşan mesleki bir birliktir. 2005 yılında, DDF Infopaq’ın ilgili hak sahiplerinden izin almaksızın ticari amaçla gazete makalelerini taradığını fark etmiştir. Söz konusu işlemi kullanarak makalelerin işlenmesi için bu tür bir iznin alınması gerekliliği göz önünde bulundurularak DDF Infopaq hakkında şikâyette bulunmuştur. Veri yakalama işlemi beş aşamadan oluşmakta ve DDF’ye göre gazete makalelerini çoğaltmanın dört aşamasını içermektedir. İlk olarak, ilgili yayım Infopaq çalışanları tarafından elle elektronik kayıt veri tabanına kaydedilir. İkinci olarak, tüm sayfaların kolaylıkla taranması için sırtlar çıkarıldıktan sonra yayımlar taranır. Yayım tarayıcıya konulmadan önce taranacak kısım kayıt veri tabanından seçilir. Tarama, yayımın her sayfası için oluşturulacak bir TIFF (“İmlenmiş Resim Dosyası Biçimi") dosyasının oluşturulmasına izin verir. Tarama tamamlandığında, TIFF dosyası OCR (‘Optik Karakter Tanıma’) sunucusuna transfer edilir. Üçüncü olarak, OCR sunucusu TIFF dosyasını dijital olarak işlenebilen veriye çevirir. Bu işlem sırasında her bir harfin görüntüsü, bilgisayara hangi harf olduğunu söyleyen karakter koduna çevrilir. Örneğin, ‘TDC’ harflerinin görüntüsü, bilgisayarın ‘TDC’ olarak işlem yapacağı şekle çevrilir ve bilgisayar sistemi tarafından tanınan metin formatına konur. Bu veriler herhangi bir metin işleme programı tarafından anlaşılabilen metin dosyası olarak kaydedilir. OCR süreci TIFF dosyasının silinmesi ile tamamlanır. Dördüncü olarak, metin dosyası daha önceden tanımlanmış arama sözcüğünü bulmak için işlenir. Arama sözcüğüne bir eş bulunduğunda, makaleyi okumayı kolaylaştırmak için metnin içindeki uzaklığın 0 ile 100 arasında bir oran ile ifade eden değerle birlikte eşleşmenin bulunduğu yayım, bölüm ve sayfa numarası verilerek veri oluşturulur. Makaleyi okurken arama sözcüğünü daha kolay bulmak için arama sözcüğünden önce ve sonra gelen beş sözcük yakalanır (‘11 sözcüğün alınması’). İşlem sonunda metin dosyası silinir. Beşinci olarak, veri yakalama işlemi sonunda ilgili arama sözcüğünün bulunduğu ilgili tüm sayfalara ait kapak sayfası çıkarılır. Infopaq, hak sahiplerinin rızasının alınması gerektiği iddiasına itiraz ederek Østre Landsret’e (Doğu Bölge Mahkemesi) başvurmuş ve Infopaq’ın Danimarka’da yukarıda belirtilen işlemi DDF’nin veya üyelerinin rızası olmadan uygulamaya yetkili olduğunu iddia ederek DDF’ye dava açmıştır. Østre Landsret davayı reddettikten sonra Infopaq Højesteret’e temyize gitmiştir (başvurulan mahkeme).
Başvurulan mahkeme, esas olarak, 2001/29 Sayılı Direktifin 5(1). Maddesinin, esas takibatta söz konusu olduğu üzere veri yakalama işlemi esnasında yapılan çoğaltma eyleminin, teknolojik bir işlemin ayrılmaz ve esaslı bir parçasını oluşturma şartını gerçekleştirdiği yönünde yorumlanıp yorumlanamayacağını sormaktadır. Bu bağlamda, mahkeme özellikle söz konusu eylemlerin gerçekleştirildiği teknolojik işlem aşamasının ve teknolojik işlemin insan müdahalesi gerektirdiği gerçeğinin dikkate alınıp alınmayacağını sormaktadır. Ayrıca, başvurulan mahkeme, esas olarak, 2001/29 Sayılı Direktifin 5(1). Maddesine göre, esas takibatta söz konusu olduğu üzere veri yakalama işlemi sırasında gerçekleşen geçici çoğaltma eyleminin; çoğaltma eylemlerinin tek amacı eserlerin veya diğer konuların bir aracı vasıtasıyla üçüncü kişiler arasında ağ içinde iletimi veya yasal bir kullanımı şartını yerine getirdiği şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağını sormaktadır. Ayrıca, esas takibatta dava konusu olduğu gibi veri yakalama işlemi sırasında yapılan geçici çoğaltma eyleminin 2001/29 Sayılı Direktifin 5(1). Maddesin de belirtilen bu eylemlerin bağımsız ekonomik önem taşımaması gerektiği koşulunu sağlayıp sağlamadığı sorulmuştur. Son olarak, başvurulan mahkeme, esas olarak, 2001/29 Sayılı Direktifin 5(5). Maddesinin; esas takibatta söz konusu olduğu üzere veri yakalama işlemi esnasında yapılan çoğaltma eylemi, sadece bir eserden veya diğer konulardan normal yararlanmaya aykırı olmamalı ve hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmaksızın zarar vermemeli şartını karşıladığı şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağını sormaktadır.
Mahkeme, Bilgi Toplumunda Telif Hakları ve Bağlantılı Hakların Belirli Yönlerinin Uyumlaştırılması Hakkında 22 Mayıs 2001 tarihli ve 2001/29/AT Sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifinin 5(1). Maddesi çerçevesinde esas takibatta dava konusu olan ‘veri yakalama’ işlemi sırasında gerçekleştirilen geçici çoğaltma eylemlerinin; söz konusu işlemi başlatma, bitirme ve insan müdahalesi gerektirmesine bakılmaksızın teknolojik bir işlemin ayrılmaz ve esaslı parçası olduğu şartını yerine getirdiği; bu tür çoğaltma eylemlerinin tek amacının eserlerin veya diğer konuların yasal bir kullanımı sağlaması şartını yerine getirdiği; bu eylemlerin uygulanması korunan eserin yasal kullanımı dışında ek kazanç oluşumu sağlamaması ve geçici çoğaltma eylemlerinin eserin değiştirilmesine neden olmaması şartıyla bu tür eylemlerin bağımsız bir ekonomik önem taşımaması şartını yerine getirdiği şeklinde yorumlanması gerektiği hükmünü vermiştir. Mahkemeye göre 2001/29 Sayılı Direktifin 5(5). Maddesi, aynı direktifin 5(1). Maddesinde belirtilen tüm şartları taşıyorsa ‘veri yakalama’ işlemi sırasında yapılan geçici çoğaltma eylemleri, sadece bir eserden normal yararlanmaya aykırı olmamalı ve hak sahibinin meşru menfaatlerine haklı bir sebep olmaksızın zarar vermemeli şartını yerine getirmeli şeklinde yorumlanmalıdır.
- 5 Haziran 2014 Tarihli, C-360/13, Gazete Ruhsatlandırma Ajansı Mahkeme Kararı
PRCA, halkla ilişkiler uzmanları birliğidir. Bu uzmanlar, Meltwater şirketler grubu (‘Meltwater’) tarafından verilen medya izleme hizmetini kullanmaktadır. Meltwater, internet üzerinde yayımlanan basın makalelerine ilişkin online izleme raporları sunmaktadır. Bu raporlar, müşteriler tarafından sağlanan anahtar kelimelere dayanılarak derlenmektedir. NLA, kolektif gazete içeriği lisansı sağlamak amacıyla Birleşik Krallık’taki gazete yayımcıları tarafından kurulmuş bir birliktir. NLA, medya izleme hizmeti sunumunda ve hizmet alımında Meltwater ve müşterilerinin telif hakkı sahiplerinden izin almaları gerektiğini düşünmektedir. Meltwater, web veri tabanı lisansı almayı kabul etmiştir. Ancak, PRCA Meltwater’in müşterileri tarafından alınan online izleme raporlarının lisans gerektirmediğini belirtmiştir. Davaya bakan Yüksek Mahkeme (İngiltere ve Galler), Temyiz Bölümü ve Yargıtay (İngiltere ve Galler), Meltwater’in hizmetlerinden faydalanmak için PRCA üyelerinin NLA’dan lisans veya izin alması gerektiği hükmünü vermiştir. PRCA, bu karara karşı Birleşik Krallık Yargıtay’ına temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Birleşik Krallık Yargıtay’ı esas itibariyle 2001/29 Sayılı Direktifin 5. Maddesi çerçevesinde; web sitesini görüntüleme sırasında son kullanıcı tarafından alınan ekran ve önbellekteki kopyalar geçici olmalı, teknolojik bir işlemin geçici veya tesadüfi [ve] ayrılmaz ve esaslı bir parçasını teşkil etmeli şartını taşıdığı şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağını ve eğer öyleyse bu kopyaların telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın kullanılıp kullanılamayacağını sormaktadır.
Mahkeme, Bilgi Toplumunda Telif Hakları ve Bağlantılı Hakların Belirli Yönlerinin Uyumlaştırılması Hakkında 22 Mayıs 2001 tarihli ve 2001/29/AT sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifinin 5. Maddesinin web sitesinin görüntülenmesi sırasında son kullanıcı tarafından kullanıcının bilgisayar ekranından ve bilgisayarın hard diskindeki internet ‘önbelliği’nden alınan kopyaların Direktifin 5(5). Maddesindeki şartların yanı sıra teknolojik bir işlemin geçici veya tesadüfi [ve] ayrılmaz ve esaslı bir parçasını teşkil ettiği şartını yerine getirdiği ve dolayısıyla telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın kullanılabileceği şeklinde yorumlanmasına hüküm vermiştir.
- 10 Nisan 2014 Tarihli, C-435/12, ACI Adam BV e. a. / Stichting Onderhandelingen Thuiskopie vergoeding Mahkeme Kararı
ACI Adam ve Diğerleri, CD ve CD-R gibi boş veri ortamı ithalatçısı ve/ya üreticisidir. AW Madde 16c uyarınca, ACI Adam ve Diğerlerinin SONT tarafından belirlenen özel kopyalama vergisi miktarını Thuiskopie’ye ödemeleri gerekmektedir. ACI Adam ve Diğerleri, söz konusu miktarın yasadışı kaynaklardan alınan kopyaların sonucu olarak telif hakkı sahiplerinin uğradığı zararı karşılamak için olduğunu ve konunun yanlış olarak dikkate alındığını iddia etmektedir.
Sonuç olarak, ACI Adam ve Diğerleri, Rechtbank te’s-Gravenhage’ye (Bölge Mahkemesi, Lahey) başvurmuş ve AW Madde 16c(2) çerçevesinde belirtilen özel kopyalama vergisinin, aynı maddenin 1. paragrafı kapsamına giren çoğaltma eylemleri için telif hakkı sahiplerine ödenmesini amaçladığını ve ücret miktarı ile yasadışı kaynaklardan alınan eser kopyaları neticesinde uğranan zararın dikkate alınmadığını iddia ederek Thuiskopie ve SONT’a dava açmışlardır. Rechtbank te’s-Gravenhage, 25 Haziran 2008 tarihinde ACI Adam ve Diğerlerinin başvurusunu reddetmiştir.
ACI Adam ve Diğerleri, karara karşı Gerechtshof te’s-Gravenhage’ye (Bölge İstinaf Mahkemesi, Lahey) temyiz başvurusunda bulunmuştur. 15 Kasım 2010 tarihli duruşmada mahkeme Rechtbank te’s-Gravenhage tarafından verilen kararı onaylamıştır.
ACI Adam ve Diğerlerinin Gerechtshof te’s-Gravenhage kararına karşı temyize gittiği mahkeme, 2001/29 Sayılı Direktifte, yasadışı bir kaynaktan yapılan çoğaltmalardan Madde 5(2)(b)’de atıfta bulunulan adil bedelin alınması konusunun açıkça belirtilmediği görüşündedir.
Başvurulan mahkeme, esas olarak, AB hukukunun; özellikle 2001/29 Sayılı Direktifin 5(5). Madde ile birlikte okunan 5(2)(b) Maddesinin, özel kullanım için çoğaltmanın hangi kaynaktan yapıldığında yasal hangisinden yapıldığında yasadışı olduğu durumunu ayırt edemeyen ulusal mevzuatı imkânsız hale getirdiği şeklinde yorumlanıp yorumlanamayacağını sormaktadır.
Başvurulan mahkeme, esasen, 2004/48 Sayılı Direktifin, adil bedel ödeme sorumluluğu olanların bu bedeli toplamak ve eylemi savunan telif hakkı sahiplerine dağıtmakla sorumlu bir organa karşı dava açtığı bu tür takibatlarda uygulanıp uygulanamayacağını sormaktadır.
Başvurulan mahkeme, esas olarak, AB hukukunun; özellikle de Bilgi Toplumunda Telif Hakları ve Bağlantılı Hakların Belirli Yönlerinin Uyumlaştırılması Hakkında 22 Mayıs 2001 tarihli ve 2001/29/AT sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifinin 5. Maddesinin 5. paragrafı ile birlikte okunan 5(2)(b) Maddesinin, özel kullanım için çoğaltmanın hangi kaynaktan yapıldığında yasal hangisinden yapıldığında yasadışı olduğu durumunu ayırt edemeyen ulusal mevzuatı imkânsız hale getirdiği şeklinde yorumlanacağına karar vermiştir.
Fikri Mülkiyet Haklarının Uygulanmasına İlişkin 29 Nisan 2004 Tarihli ve 2004/48/AT Sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Direktifi, adil bedel ödeme sorumluluğu olanların bu bedeli toplayan ve eylemi savunan telif hakkı sahiplerine dağıtmakla sorumlu bir organa karşı dava açtığı bu tür takibatlarda uygulanmaması şeklinde yorumlanmalıdır.
- 16 Kasım 2016 Tarihli, C-301/15, Marc Soulier Sara Doke c / premier ministre, ministre de la culture et de la communication Mahkeme Kararı
Edebi eser sahibi olan Bay Soulier ve Bayan Doke, 2 Mayıs 2013 tarihli başvuruları ile Conseil d’Etat’den (Fransa Danıştayı) Fikri Mülkiyet Kanunun L. 134-1 ile L.134-9 maddelerini uygulayan 2013-182 Sayılı Kararnamenin iptal edilmesini talep etmişlerdir. Söz konusu kararname 2001/29 Sayılı Direktifin 2(a) Maddesinde belirtilen özel çoğaltma hakkına istisna veya sınırlandırma koymakta ve bu istisna ve sınırlandırma aynı Direktifin 5. Maddesi kapsamındaki listede yer almamaktadır.
The Syndicat des écrivains de langue française (SELF), the Autour des auteurs association ve 35 gerçek kişi Soulier ve Doke tarafından açılan davayı desteklemek için davaya müdahil olmuştur.
Ardından, SOFIA da bu iddiaların reddi için duruşmalara müdahil olmuştur. SOFIA, kendisini eşit sayıda yazar ve yayımcılardan oluşan
basılı olmayan kitapların dijital ortamda çoğaltılması ve temsil edilmesi, genel ödünç verme hakkını idare etme ve yazı alanında dijital özel kopyalama için ücretlendirme yetkisi verilen bir topluluk olarak tanımlamaktadır.
Soulier ve Doke’nin 2001/29 Sayılı Direktifin 2. ve 5. Maddeleri dışındaki yasal dayanaklara dayanan tüm duruşmalarını reddettikten sonra, ilgili mahkeme vakit kaybetmeden dava ile ilgili sonucun verilen maddelerin yorumlanmasına bağlı olduğunu düşünerek bu maddelerle ilgili duruşmaların incelemesini başlatmıştır.
İlgili mahkeme, esasen, 2001/29 Sayılı Direktifin 2. ve 5. Maddelerinin, onaylanan meslek birliklerine baskısı tükenmiş kitapları dijital olarak çoğaltma ve temsil etme hakkı verirken bu kitapların yazarlarının veya hukuki haleflerinin bu uygulamaya itiraz etmesini veya sonlandırmasını sağlayan mevzuatı [ Fikri Mülkiyet Kanunundaki L. 134-1 ile 134-9 arasındaki maddelerinde belirtilen] olanaksız kılıp kılmadığını sormaktadır.
Mahkeme, Bilgi Toplumunda Telif Hakları ve Bağlantılı Hakların Belirli Yönlerinin Uyumlaştırılması Hakkında 22 Mayıs 2001 tarihli ve 2001/29/AT Sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifinin 2(a) ve 3(1) Maddelerinin esasen, duruşmalarda dava konusu olduğu üzere, onaylanan meslek birliklerine baskısı tükenmiş kitapların dijital halini, yani Fransa’da 1 Ocak 2001’den önce yayımlanan, artık bir yayımcı tarafından ticari olarak satılmayan, basılmayan ve dijital olarak yayımlanmayan kitapları, çoğaltma ve halka sunma hakkı verirken, diğer yandan bu kitapların yazarlarının veya hukuki haleflerinin uygulamaya itiraz etmesini ve son vermesini sağlayan ulusal mevzuatı engellediği şeklinde yorumlanmasına hüküm vermiştir.