26 Şubat 2015 tarihli ve C-41/14 sayılı Karar
AB Direktiflerinden birinde yeniden satış hakkı, bir eser sahibinin özgün eserinin ilk satışından sonra gerçekleşecek yeniden satışlarda satış fiyatına bağlı olarak telif bedeli alma hakkı olarak açıklanmaktadır. Bu hak satıcı, alıcı veya aracı olarak sanat piyasası profesyonellerinin (açık artırma salonlarında, sanat galerilerinde ve genel olarak sanat eserlerinin satıcıları) tüm yeniden satış işlemleri için geçerlidir. Çok uluslu olan Christie’s firmasının Fransız iştiraki olan Christie’s France düzenli olarak sanat eserlerinin ihalelerini düzenlemektedir. Bu satışların bir kısmı yeniden satışa ilişkin telif bedeline tabi tutulmaktadır.
Christie’s France, genel satış koşullarında kataloğunda belirlenmiş bazı parçalara yönelik olarak yeniden satışa ilişkin telif bedeline tekabül eden miktarı alıcıdan satıcı için ve satıcı adına tahsil edeceğini belirtmektedir.
Syndicat National des Antiquaires (SNA), Christie’s France’ın genel koşullarının yeniden satışa ilişkin telif bedelini ödeme külfetini alıcıya yükleyerek haksız rekabete yol açtığı görüşündedir. Christie’s France, Direktif’in telif bedelinin satıcı tarafından ödenebileceğini daha fazla ayrıntıya yer vermeden ve kısıtlama koymadan belirttiği ve bu durumun da telif bedeline ilişkin yükümlülükleri düzenleyen sözleşmeli anlaşmalar için bir engel oluşturmadığı kanısındadır. Davayı değerlendiren Fransız Yargıtay’ı, Adalet Divanı’na yeniden satışa ilişkin telif bedelini ödeme yükümlüğünün her zaman satıcıya ait olup olmadığına ve bir anlaşma aracılığıyla bu kuraldan muaf tutulmanın mümkün olup olmadığına ilişkin sorular yöneltmiştir.
Bugün verilen kararda Mahkeme, Üye Devletlerin kendilerinin telif bedeli için yükümlü olan tarafı belirleyebileceğini beyan etmiştir. 2001/84 sayılı Direktif telif bedelini ödemesi gereken kişinin prensipte satıcı olduğunu öngörmektedir ancak aynı zamanda Direktif bu kuralın istisnasına izin vermektedir. Böylelikle Üye Devletlere telif bedelini ödeme yükümlülüğünü üstlenecek tarafı belirlerken Direktif tarafından belirlenen profesyonel bireyler arasından bir tarafı tek başına ya da satıcıyla birlikte seçme özgürlüğü tanınmaktadır. Eğer telif bedelini ödemekle yükümlü kimsenin eserin sahibine karşı sahip olduğu görevler ve yükümlülükler etkilenmeyecek ise, ulusal hukuk tarafından bahsedilen yolla telif bedelini ödemesi gereken taraf olarak belirlenen kimse, alıcı da dâhil olmak üzere başkalarıyla telif bedelinin bir kısmını ya da tamamını kesin bir şekilde ödemesi hususunda anlaşmaya varabilir. Mahkeme, bu tür bir istisnanın Direktif’in sanat piyasasındaki rekabete yönelik problemli hususları sona erdirme hedefine uygun düştüğüne işaret etmektedir çünkü söz konusu uyumlaştırma, iç pazarların işleyişine direkt olarak etki eden bu yerel hükümlerle sınırlıdır. Bu amaç doğrultusunda koşullar gereği telif bedelini ödemekle yükümlü tarafa ve telif bedelinin miktarını belirleyen kurallara ilişkin bir hüküm kurulması gerekmektedir. Ancak, telif bedelini kimin ödemesi gerektiğini kesin çizgilerle belirleyecek bir hükme ihtiyaç duyulmamaktadır. Mahkeme, böyle bir istisnanın iç pazarın işleyişi üzerinde belirli bir düzeyde olumsuz etkisinin olabileceğini göz önünde bulundurmaktadır. Ancak, böyle bir etki sadece dolaylı yoldan gerçekleşebilir çünkü bu durum telif bedelinin ödenmesinden bağımsız olan ve bu yüzden telif bedelini ödemekle yükümlü kişinin bu yükümlülüğünü sürdüren sözleşmeli anlaşmalar yüzünden ortaya çıkmaktadır.
Buradan alıntı yapılmıştır: https://curia.europa.eu/jcms/upload/docs/application/pdf/2015-02/cp150024en.pdf
15 Nisan 2010 tarihli C-518/08 sayılı Karar (Salvador Dali)
2001/84 / EC1 sayılı Direktif, bir sanat eserinin sahibinin yararına ve onun ölümünden sonra varislerinin yararına yapılacak bir satış için zorunlu olarak yeniden satış hakkı tanımaktadır. Yeniden satış hakkı, eserin sahibine ve varislerine bu eserin ilk satışından sonraki yeniden satışlarda elde edilen satış ücretine bağlı olarak telif bedeli alma hakkı tanıyan bir fikri mülkiyet hakkıdır. Eser sahibi bu haktan hayatı boyunca ve ölümünden sonra 70 yıl boyunca varisleri faydalanmaktadır.
Fransız mevzuatı, sanatçının ölümünden sonra yeniden satış hakkından faydalanabilecek kişileri sadece varisleri olarak kısıtlamaktadır ve diğer bütün mirasçıları bu haktan mahrum bırakmaktadır. Bu nedenle sanatçı bu haklarını vasiyet ile bırakamamaktadır.
Ressam Salvador Dalí 23 Ocak 1989’da İspanya’da hayatını kaybetmiştir ve aile üyeleri olan yasal beş mirasçısı bulunmaktadır. Ek olarak Salvador Dalí vasiyetinde fikri hakları üzerinde tek mirasçı olarak İspanya Devletini belirlemiştir. Bu haklar, ressamın girişimiyle 1983 yılında İspanyol hukukuna uygun olarak kurulan Fundación Gala-Salvador Dalí isimli vakıf tarafından yönetilmektedir.
1997’de Fundación Gala-Salvador Dalí, bir İspanyol topluluk olan VEGAP’a özel olarak, dünya çapında Salvador Dalí’nin eserleri üzerindeki telif hakkını toplu bir şekilde yönetme ve kullanma yetkisi vermiştir. Ayrıca VEGAP’ın, Salvador Dalí’nin Fransa’daki telif haklarının yönetiminden sorumlu olan Fransız mevkidaşı ADAGP ile yaptığı bir sözleşme bulunmaktadır.
O zamandan beri ADAGP’ın yeniden satış hakkına yönelik elde ettiği miktarlar dışında Salvador Dalí’nin eserlerinin kullanımına ilişkin tahsil ettiği miktarlar, VEGAP aracılığıyla Fundación Gala Salvador Dalí’ye gönderilmiştir. Fransız mevzuatı gereğince ADAGP, yeniden satışa ilişkin miktarları doğrudan Salvador Dalí’nin mirasçılarına ödemiştir.
Salvador Dalí’nin vasiyeti ve İspanyol hukuku uyarınca Fransa’da sanatçının eserlerinin açık artırmada satışından elde edilen telif ücretlerinin kendisine ödenmesi gerektiği görüşüyle Fundación Gala-Salvador Dalí ve VEGAP Paris Bölge Mahkemesi (Tribunale de Grande Instance de Paris) önünde ADAGP’ye telif bedelini ödemesi için celp göndermiştir. Yargılamalar sırasında Fransız Mahkeme Adalet Divanı’na şu soruyu yöneltmiştir: 2001/84 sayılı Direktif, yeniden satış hakkının yararlanıcıları olarak sadece sanatçının varislerini belirleyen ve vasiyetle belirlenecek diğer mirasçıları bu haktan men eden ulusal hukuktaki bir mevzuatı saf dışı bırakır mı?
Bugün verilen kararda Mahkeme 2001/84 sayılı Direktif’in izlediği hedefler doğrultusunda Üye Devletlerin, eser sahibinin ölümünden sonra yeniden satış hakkından faydalanabilecek kişileri belirlemede kendi yasal seçimini yapabileceğini görüşündedir.
Bu bağlamda, Mahkeme, 2001/84 sayılı Direktif’in kabul edilmesinin iki hedefe dayandığını hatırlatmaktadır. İlk olarak Direktif, grafik ve görsel sanat eserlerinin sahiplerinin eserlerinin ekonomik başarısından pay almasını hedeflemektedir. İkinci olarak Direktif, bazı üye devletlerde telif bedeli ödeme zorunluluğunun bulunmasının eserlerin satışlarının yeniden satış hakkının geçerli olmadığı ülkelere kaymasına yol açabileceğinden sanat piyasasındaki rekabette yaşanan sıkıntıları bitirmeyi hedeflemektedir.
Sanatçıların belirli bir pay almasını öngören ilk hedef göz önüne alındığında Mahkeme sanatçının ölümünün ardından yeniden satış hakkının belirli kişilere tanınarak diğerlerinin bu haktan men edilmesinin Direktif’in bu hedefini hiç bir şekilde ihlal etmediği görüşündedir.
İkinci hedefe ilişkin olarak Mahkeme, Avrupa Birliği yasama organının, sanat eserlerinin satışının yeniden satış hakkının uygulanmadığı ya da oranın düşük olduğu Üye Devletler’de yoğunlaşmasına ve dolayısıyla yeniden satış hakkının geçerli olduğu Üye Devletlerdeki müzayede evlerinin ve sanat tüccarlarının bundan olumsuz yönde etkilenmesine bir çözüm bulmayı hedeflediğini belirtmektedir. Bu doğrultuda yeniden satış hakkına tabi sanat eserleri ve bunların satışları aynı zamanda telif bedelinin dayanağı ve oranı hususunda bir uyum sağlamanın gerekli olduğunu göz önünde tutarak Mahkeme, bu Direktif’in getirdiği uyumun ise iç pazarın işleyişinde direkt etkiye sahip yerel hükümlerle kısıtlı olduğu görüşündedir. Bu yüzden, iç pazarın işleyişine etki etmesi beklenemeyeceği için ulusal hukuklar arasındaki ve eser sahibinin ölümünün ardından yeniden satış hakkından kimlerin faydalanabileceğini belirleyen mevzuatlar arasındaki farklılıkların giderilmesine gerek yoktur.
Ayrıca Mahkeme, Avrupa Birliği yasama organının eser sahibinin ölümünün ardından varislerinin yeniden satış hakkından tam anlamıyla yararlanmasını ön görürken aynı zamanda ikincillik ilkesi uyarınca her Üye Devlete kendi ulusal hukuku kapsamında eser sahibinin varisleri olarak tanımlanacak kişileri belirleme görevini bırakmasıyla bu analizin desteklendiği görüşündedir.
Bununla birlikte Mahkeme, Salvador Dalí’nin yeniden satış hakkına ilişkin olarak hangi ulusal kanunun geçerli olduğunu belirlemek ve bu kanun kapsamında bu hakkın asıl mirasçısının kim olduğunu belirlemek amacıyla mirasa ilişkin kanunlar arasındaki ihtilafı çözmek için ilgili bütün kuralları göz önüne almanın soruları yönelten mahkemenin görevi olduğunu bildirmektedir.
Buradan alıntı yapılmıştır: http://europa.eu/rapid/press-release_CJE-10-34_en.htm